"İnsan yetiştiren, gençlerimize sahip çıkan, burslarla, yurtlarla; fikri, akademik, sosyal ve kültürel çalışmalarla evlatlarımızın eğitimlerine destek veren vakıflarımız, derneklerimiz yıpratılmaya çalışılıyor. Bir siyasetçiye, bir idareciye düşen görev iyi işlere engel olmak değil, kötüyü, zararlıyı, faydasız olanı, bertaraf etmektir. Bir belediye başkanının sorumluluğu, kimseyi dışlamadan milli ve manevi değerlerimize sahip çıkan herkese yardım etmektir. İnsanımıza hizmet eden hayır çeşmelerini kurutmak, ancak PKK, DEAŞ, DHKP/C gibi terör örgütlerinin işine yarar. Vakıf ve derneklere savaş açmak ancak FETÖ gibi mankurt yuvalarının, uyuşturucu baronlarının işine gelir. Gönüllü kuruluşlarımız daha aydınlık ve daha güçlü Türkiye davamızın akıncılarıdır. Bizim geleneğimizin taşıcıyı sütunları tarihte olduğu gibi bugün de millet, memleket sevdalısı vakıflardır, derneklerdir. Bu anlayışla biz, Büyükşehir Belediye Başkanlığımızdan itibaren hiç kimseyi ötekileştirmeden, hiçbir ayrım yapmadan gönüllü teşekküllerimizin yanında olmaya çalıştık. Hukukun çizdiği sınırlar içerisinde ülkemizin ve milletimizin hayrına olan faaliyetlerinde bu kuruluşlarımıza hep destek olduk. Milletin bize verdiği imkanları, yine milletimizin faydasına olan işlerde, şehrimize ve insanımıza katkı sunacak projelerde kullanmaya özellikle gayret ettik. İnşallah bu şekilde de yolumuza devam edeceğiz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, millet, memleket sevdalısı kuruluşları desteklemeyi
sürdüreceklerini bildirdi.
"Bizi ayakta tutan ortak değerlerimize olan bağlılığımızdır"
Buluşmada, farklı siyasi görüşlerden, farklı kökenlerden, farklı meşreplerden
katılımcılar olduğunu anlatan Erdoğan, şunları söyledi:
"Bugün burada 82 milyonluk büyük Türkiye ailesinin nüvesi diyebileceğim
dostlarımız, kardeşlerimiz var. Bu salon sadece İstanbul'un değil, tüm Türkiye'nin
özüdür, özetidir. Bu salon, bizim muhabbetimizin bin yıldır vatanımız olan Anadolu
coğrafyasında maziden atiye kurduğumuz kardeşlik köprüsünün en güzel timsalidir.
Biz, birlikte Türkiye'yiz. Bu ülkeyi hep birlikte kurduk, Çanakkale'de yedi
düveli beraberce durdurduk. Dünyanın en güçlü ordularına Anadolu'yu biz kabristan
yaptık. İstiklal Savaşımızı birlikte zafere taşıdık. Türkü'yle, Kürt'üyle, Laz'ıyla,
Çerkez'iyle, Arap'ıyla, Boşnak'ıyla, Roman'ıyla, Sünni'siyle, Alevi'siyle 82
milyon biz bir aileyiz. Erzurum'u, Kahramanmaraş'ı, Edirne'si, Trabzon'u, Rize'si,
Samsun'u, İzmir'i, Diyarbakır'ıyla hepimiz aynı iklimin evlatlarıyız. Biz, tarihi
ve medeniyeti birlikte inşa etmiş, ortak bir inancın ortak bir akidenin ortak
bir tarihin çocuklarıyız. Asırlardır aynı gökyüzünün altında yaşıyor, aynı kaderi
paylaşıyor, her gün aynı istikamete yöneliyor, birlikte saf tutuyoruz. İstanbul'un
semalarını süsleyen ezan-ı Muhammedilerin huzurunu günde 5 kez hep birlikte
yüreklerimizde hissediyoruz. Her karış toprağında bir yiğidin uzandığı bu vatana,
öyle kuru sözlerle değil, hepimiz, imanla, aşkla, büyük bir tutkuyla bağlıyız.
Bayrağımız bellidir, ezanımız bellidir, milletimiz bellidir, inancımız bellidir."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin bölünmeyeceğini belirterek,
"Birileri Kandil'le beraber yolda yürüyebilir, onlarla beraber adım atabilir
ve kalkıp da 'Benim PKK ile işim yok.' diyemiyorsa, burada düşünmemiz lazım.
'DHKP/C ile benim bağlantım yok, onlarla ilişkim yok.' diyemiyorsa, burada soru
işaretlerini koyalım. İşte bu pazar, böyle bir sınavla karşı karşıyayız. 780
bin kilometrekarelik vatan toprağı üzerinde ameliyat yapılmasına göz yummadık,
yummayacağız. Şehirlerimiz, bölgelerimiz arasına fitne sokulmasına asla izin
vermeyiz. 81 vilayetimizin, 82 milyon vatandaşımızın her biri bizim gözümüzde
aynı derecede kıymetlidir, aynı derecede hürmete ve hizmete layıktır. Bizi ayakta
tutan, her türlü saldırıya, her türlü operasyona karşı bize direnme gücü veren
de işte bu ortak değerlerimize olan bağlılığımızdır." diye konuştu.
"82 milyonun her bir ferdini Türkiye ortak paydasında buluşturmanın mücadelesini
veriyoruz"
Güçlerini vesayet odaklarından değil, milletin birlik ve beraberliğinden aldıklarını
vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Biz, gücümüzü Türk'le Kürt'ün, Arap'la Laz'ın, Çerkez'le Boşnak'ın, Tatar'la
Zaza'nın, Roman'la Arnavut'un kardeşliğinden alıyoruz. Rabb'imiz ne buyuruyor?
'Biz sizi kabileler halinde yarattık, kavimler halinde yarattık. Birbirinizle
daha iyi tanışasınız, anlaşasınız diye.' Ayrılık yok, ama biz bunu konuşurken,
biz böyle düşünürken ne yazık ki ülkemizde ayrılığı sürekli olarak tahrik edenler
var. İşte onlara biz fırsat vermeyeceğiz. Biz, gücümüzü 40 yıldır duasıyla,
desteğiyle yanımızda dağ gibi duran Türk milletinin dayanışmasından alıyoruz.
Biz, gücümüzü gecenin zifiri karanlığında uykusunu bölerek, ellerini semaya
açan mazlum ve mağdurların samimiyetinden alıyoruz. İşte bunun için tam 40 yıldır
'Yaratılanı severiz yaratandan ötürü.' diyoruz. İşte bunun için siyaseti, gönül
yapmanın, insanımızın gönül sarayını mamur etmenin aracı olarak görüyoruz. İşte
bunun için 82 milyonun her bir ferdini Türkiye ortak paydasında buluşturmanın
mücadelesini veriyoruz." dedi.
Bugüne kadar bölge, kimlik ve istismar siyaseti yapmadıklarını, Türkiye haritasını
farklı renklere bölenlerden, insanların arasına nifak tohumları ekenlerden olmadıklarını
ifade eden Erdoğan, sadece belli illere ve sahil kenarlarına hapis olanlardan
değil, ülkenin tüm illerinde ve tüm toplum kesimlerinden oy alan, çok güçlü
destek gören bir dava olduklarını anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 17 yıldır kendilerine oy versin vermesin vatandaşların
tamamını kucakladıklarını ve bağırlarına bastıklarını dile getirerek, kuzeyde
ne varsa güneyde de o olsun, batıda ne varsa doğuda da o olsun dediklerini ve
Türkiye'nin 780 bin kilometrekaresinin de aynı imkanlara sahip olmasını istediklerini
kaydetti.
"İzmir susuz, varsın susuz kalsınlar" demediklerini, Gördes Barajı'nı
inşa ederek kente su verildiğini belirten Erdoğan, çalışmayan İZBAN'ı "İzmir
Belediyesi yapamıyor." diyerek bırakmadıklarını, dönemin Ulaştırma Bakanı
Binali Yıldırım'ın katkılarıyla İZBAN'ın çalıştırıldığını söyledi.
Erdoğan, İstanbul-İzmir arasının 3,5 saate ineceğini, bu yıl sonunda yolun açılacağını
ifade ederek, bunun CHP zihniyetiyle olamayacağını söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bizim aşkımız var, derdimiz var. 25 yıl önce İzmir'de nasıl bir havalimanı
vardı? Geldik, şimdiki Adnan Menderes Havalimanı'nı yaptık. Türkiye ayağına
vurulan prangalardan bizim dönemimizde kurtuldu. Milletimiz yıllardır hasretini
çektiği hizmet ve eser siyasetine yine bizim dönemimizde kavuştu. Son 17 yılda
demokrasimiz güçlendi, vesayet geriledi, milletimizin birlik ve beraberliği
hiç olmadığı kadar perçinlendi. Bugün AK Parti ülkemizdeki her kesimin, herkesin
partisidir. Biz hep dindarının da sekülerinin de gencinin de yaşlısının da temsilcisi
olduk. Doğudan da batıdan da kuzeyden de güneyden de oy alan, destek gören,
82 milyonun tüm renkleriyle kucaklaşabilen yegane hareket bizim hareketimizdir,
bizim davamızdır. Cumhur İttifakı ve AK Parti ülkenin iç barışının, huzurunun,
istikrarının, hepsinden önemlisi milli bekanın teminatıdır. Fakat bu beka kavramından
rahatsız olanlar var. AK Parti varsa, Cumhur İttifakı ayaktaysa, asgari müştereklerde
buluşabiliyorsak Allah'ın izniyle Türkiye'nin geleceği de aydınlıktır. Mesele
vatan olduğunda, mesele milli bekamız ve bağımsızlığımız olduğunda bir araya
gelebiliyorsak, ülkemizin yolu da ufku da açıktır."
Terör operasyonları
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, terör örgütüne yapılan operasyonlara değinerek,
kırmızı, gri gibi listelerde olan teröristlerin temizlendiğini söyledi.
"İnlerine gireceğiz, halkın huzurunu temin edene kadar dağ taş demeden
Cudi'de, Gabar'da, Tendürek'te, Kandil'e varıncaya kadar buralarda bu temizlik
harekatını sürdüreceğiz." dediklerini belirten Erdoğan, en son Pençe Harekatı
ile Irak'ta da operasyon yapıldığını anlattı.
"Onlar kaçacak, biz kovalayacağız." diyen Erdoğan, bu süreçte şehitler
de verildiğini söyledi.
İstiklal Marşı'nın "Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda/Canı, cananı,
bütün varımı alsın da hüda/Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda" dizelerinin
unutulmaması gerektiğini belirterek, bu toprakların şüheda ile vatan olduğunu,
bundan sonra da şüheda ile toprakların vatan olmaya devam edeceğini anlattı.
Erdoğan, bayrak, toprak ve vatanın birbiriyle iç içe olduğunu belirterek, "Bayrakları
bayrak yapan üstündeki kandır/Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır."
dizelerini seslendirdi.
Milletin en büyük gücünün, tankı, silahı ve uçağı olmadığını dile getiren Erdoğan,
"Bu milletin en büyük gücü şu anda içinde bulunduğumuz birliğidir, beraberliğidir,
bin yıldır sevinç ve hüzünle yoğrulan kadim kardeşliğidir. 82 milyon olarak
birbirimize sarıldığımız sürece bizi yıkabilecek, kutlu yolculuğumuza engel
olabilecek hiçbir güç yoktur." dedi.
Erdoğan, aynı hedefe yürüyen milletlerin önünde hiçbir engelin duramayacağını
ifade ederek, İstiklal şairi Mehmet Akif'in "Girmeden tefrika bir millete
düşman giremez/Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez." dizelerini
anımsattı.
Bunun için Türkiye Cumhurbaşkanı olarak milletin emanetini sırtında taşıyan
biri olarak her fırsatta "Siyaset asla sıfır toplamlı bir oyun değildir."
uyarısını yaptığını dile getiren Erdoğan, siyasetin insanları ortak değerler,
ortak idealler etrafında bir araya getirme sanatı olduğunu söyledi.
"Siyaset birleştirmek için yapılır"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, siyasetin ayrıştırmak için değil birleştirmek,
kutuplaştırmak için değil gönülleri buluşturmak için yapıldığını vurgulayarak,
ekonomik ve sosyal kalkınmanın da anahtarının birlik siyaseti olduğunu kaydetti.
Siyaseti sıfır toplamlı bir oyun olarak görenlerin yanlış yaptığını, siyaseti
insanı birbirine kırdırmanın aracı haline getirenin millete ihanet içinde olduğunu
belirterek, "Her kim çıkarı, menfaati için 82 milyonun içinde bulunduğu
Türkiye gemisinin altını oyuyorsa bu millet onları asla affetmeyecektir. Her
kim Meclis kürsüsünü iftira kürsüsüne çeviriyorsa, o sadece kendi itibarını
değil, siyasetin itibarını da yok ediyor demektir. Her kim yalanı bir siyaset
yapma yöntemi dönüştürüyorsa Türk demokrasisisin altını oyuyor demektir."
şeklinde konuştu.
CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu'nun Ordu Havalimanındaki
ifadelerine değinen Erdoğan, "Bu milletin valisine, it diyen bir insandan
siyasetçi olmaz. Bunu böyle biliniz." ifadelerini kullandı.
"Ardından da 'Ben it demedim, basitleşme dedim'... Sen kimi aldatacaksın?
Sen bu milleti enayi mi zannediyorsun?" diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Görsel medya bunu tespit etmiş, yazılı medya bunu tespit etmiş ve valimiz,
feraset sahibi ve bana şunu söyledi, 'Başkanım, bu seçim arefesinde davayı açarsam
doğru olur mu diye düşünüyorum' dedi. Ben de kendisine 'Sabırlı ol, seçimden
sonra davanı aç.' Çünkü bu milletin valisine 'it' diyecek olan, bu milletin
evladı olamaz. Bu devletin valisi ne demek biliyor musun? Cumhurbaşkanının o
ildeki temsilcisi demektir. Onu da geç bir tarafa, işte bakın, geçen akşam tüm
televizyonlarda yayına giren olayda da enteresan iki üç gün önce de o moderatör
denilen zat çekiyor bu kişiyi, ona bütün neler sorulacağını, ne yapılacağını,
bunların bilgilerini veriyor ve böylece bir televizyon programına çıkılıyor.
Sayın Yıldırım'a böyle bir bilgi verilmiyor. Bu şahsa veriliyor ve bunu da inkar
ediyor ama ne oldu yerin kulağı var, unutma. Marmara Oteli'nde hangi odada nasıl
bir araya geldiler, kaç dakika görüştüler hepsinin tespiti şu anda elimizde.
Bu ahlaki değildir, bu gayri ahlakidir. Bu ahlaksızlıktır. Böyle bir şey olamaz.
Siyasi rekabeti ahlaksızlık üzerine istifleyenler er veya geç inşallah pazar
günü milletimin ferasetiyle kaybedeceklerdir."
"Demokrasimize sahip çıkacağız"
Erdoğan, siyasi yarışı kavgaya dönüştürmenin, hele hele Türk siyasetine nefret
söylemi bulaştırmanın hiç kimseye faydası olmadığını, Türkiye'nin bu tarz provokasyonların
bedelini çok ağır bir şekilde ödediğini dile getirdi.
1960 darbesine giden yolun taşlarının çok öncesinden Kayseri ve Uşak'taki olaylarla
döşendiğini herkesin gayet iyi bildiğini kaydeden Erdoğan, şunları söyledi:
"12 Eylül darbesi öncesinde cuntacıların ellerinde imkan varken nasıl ortamın
olgunlaşması için beklediklerini gayet iyi hatırlıyoruz. 28 Şubat müdahalesinden
evvel nasıl bazı garip tiplerin piyasaya sürüldüğünü, bu şahısların medya tarafından
nasıl sürekli gündemde tutulduğunu gayet iyi biliyoruz. Aynı şekilde Gezi olaylarında,
'Çukur' ve DEAŞ terörüne kadar devletin içine sızmış FETO'cü alçakların milleti
galeyana getirmek için neler yaptıklarını, teröre nasıl göz yumduklarını da
hepimiz çok iyi hatırlıyoruz. Bu noktada hepimiz çok dikkatli olacak mahallelerimizde,
çevremizde, oturduğumuz apartman ve semtlerde birilerinin ortamı germesine asla
müsaade etmeyeceğiz. Kardeşliğimize sahip çıkacağız. Demokrasimize sahip çıkacağız.
İnsanımızın birlik ve beraberliğine sahip çıkacağız. Kınalı kuzuların kanlarıyla
sulanan bu aziz vatana sahip çıkacağız. 'Tek millet, tek bayrak, tek vatan,
tek devlet' diyerek sembolleştirdiğimiz milli bekamızın garantisi Rabiamıza
sahip çıkacağız. Kardeşlerim, bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş
olacağız hep birlikte Türkiye olacak ve vatanımıza sahip çıkacağız."
"Milli iradenin üstünde bir güç tanımadık"
23 Haziran günü İstanbullular olarak 5 yıl boyunca Fatih'in emaneti İstanbul'u
yönetecek Büyükşehir Belediye Başkanını seçeceklerini hatırlatan Erdoğan, şöyle
devam etti:
"Benim size İstanbul'a neler yaptığımızı anlatmama herhalde gerek yok.
Bunları en iyi bilen sizlersiniz ve İstanbul'a 24, 25 yılda neler yaptıysak
bilesiniz ki bundan sonra bunu çok daha üst düzeyde inşallah tecrübesiyle, dinamizmiyle
Binali Yıldırım kardeşimizle beraber devam ettireceğiz. Şimdiden bu seçimlerin
ülkemiz, milletimiz ve İstanbullu kardeşlerimiz için hayırlara vesile olmasını
diliyorum. Bugüne kadar milli iradenin üstünde bir güç tanımadık. Demokrasimizin
namusu olarak gördüğümüz sandığa canımız pahasına sahip çıktık. Gezi olayları
ve Mısır'daki darbe sırasında CHP'li vekiller 'Demokrasi sandıktan ibaret değildir'
dediler. Aynı ifade biliyorsunuz PKK'nın ifadesidir. PKK hiçbir zaman demokrasiyi
sandık olarak görmemiştir. Şimdi bunlara pazar günü bunun sandıktan ibaret olduğunu
göstermemiz lazım."
"Kefenimizi giyerek bu yola çıktık"
Son olarak 15 Temmuz gecesi birileri bankamatiklere koşarken kendilerinin milletle
omuz omuza vererek Türk demokrasisini tarihinin en büyük, en kalleş saldırısından
beraberce koruduklarını vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Şimdi bakıyorsunuz 15 Temmuz gecesi tankların arasından kaçan korkaklar
bize ve millete demokrasi dersi vermeye yelteniyor. Mısır'daki darbeye alkış
tutanlar ne dediler? 'Erdoğan'ın akıbeti Mursi'den daha kötü olacak' dediler.
Kardeşlerim, şunu iyi bilin, biz kefenimizi giyerek bu yola çıktık. Adeviye
Meydanı'ndaki katliama sesini çıkarmayanlar şimdi kürsülerden ahkam kesiyor.
Oysaki biz bunların cemaziyelevvelini biliyoruz. İşte, bakın Cemal Kaşıkçı olayıyla
ilgili şu anda Birleşmiş Milletler raporunu açıklıyor ve raporda Suudilerin
bu işte kesinlikle suçlarının olduğunu, bu işte kesinlikle bilgilerinin olduğunu
şimdi Birleşmiş Milletler açıklıyor ve Türkiye'ye karşı takındıkları tavrın
yanlış olduğunu da söylüyorlar. Şimdi bunlar bu işin bedelini ödeyecekler. Hesabını
verecekler. Muhammed Mursi'nin ölümü normal bir ölüm değildir. Muhammed Mursi'nin
ölümü kesinlikle şaibelidir ve biz bunun da takipçisi olacağız. 15 Temmuz destanını
nasıl kontrollü darbe yaftasıyla Bay Kemal öyle dedi ya- itibarsız hale getirmeye
çalıştıklarını gayet iyi biliyoruz. Cumhuriyet mitinglerinde 'Ordu göreve' diyenlere,
Gezi olaylarında esnafın dükkanını yakanlara, Çukur eylemlerinde sokakları ateşe
veren bölücülere nasıl kol kanat gerdiklerini de daha dün gibi hatırlıyoruz.
Dün en zor zamanında demokrasiye ve milli iradeye sahip çıkmayanların bugün
haktan, hukuktan, adaletten bahsetmesinin hiçbir kıymeti yoktur. Zaten artık
ne biz ne aziz milletimiz bunların söylediklerini nazara dikkate almıyor. Biz
de onları tutarsızlıklarıyla baş başa bırakıyor, ülkemiz ve geleceğimiz için
verdiğimiz demokrasi mücadelesine dört elle sarılıyoruz."