Ankara'da, Sağlık Bakanlığı'na bağlı bir kurumda taşeron firma bünyesinde çalışan
işçi, 2011 yılından itibaren ücretinin rızası dışında düşürüldüğünü ileri sürerek
ücret fark alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesi talebiyle Ankara 1.
İş Mahkemesi'ne Sağlık Bakanlığı aleyhine dava açtı. Bakanlık avukatları, mahkemedeki
savunmada davacının işçileri olmadığını, işin anahtar teslim alt işverene verildiğini
belirterek davanın reddine karar verilmesini istedi. Mahkeme, davanın reddine
karar verdi. Karar davacı vekili tarafından temyiz edildi.
Dava dosyasını yeniden inceleyen Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, davacının fark
ücret alacağına hak kazanıp kazanmadığı noktasında uyuşmazlık bulunduğuna dikkat
çekti. Yargıtay kararında, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 22. maddesinde yer alan
"İşveren, iş sözleşmesiyle veya iş sözleşmesinin eki niteliğindeki personel
yönetmeliği ve benzeri kaynaklar ya da işyeri uygulamasıyla oluşan çalışma koşullarında
esaslı bir değişikliği ancak durumu işçiye yazılı olarak bildirmek suretiyle
yapabilir" hükmü hatırlatıldı. 4857 sayılı Kanun'un 62. maddesinde düzenlenen
ücretlerde indirim yapılamayacağı yasağı, işverenin tek taraflı indirim yapamamasıyla
ilgili olduğu vurgulandı.
Kararda şu ifadelere yer verildi: "Davalı asıl işveren Sağlık Bakanlığına
ait işyerinde, alt işveren işçisi olarak çalışan davacı işçi, ücretinin rızası
olmadan düşürüldüğünü ileri sürerek, eksik ödenen ücret alacağının hüküm altına
alınmasını talep etmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden de, davacının ücretinde
azalma olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, davacının dava tarihine kadar kendisine
ödenen ücret miktarına itiraz etmediği, ödemeleri ihtirazı kayıt koymadan kabul
ettiği ve böylece taraflar arasında ücretin düşürülmesi konusunda zımnen anlaşma
sağlandığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir. Ne var ki, 4857 sayılı Kanun'da
açıkça düzenlendiği üzere, çalışma şartlarında değişiklik konusunda işçinin
rızasının yazılı alınması şart olup, işçi tarafından altı işgünü içinde yazılı
olarak kabul edilmeyen değişiklikler işçiyi bağlamaz. Bu halde, mahkemece yazılı
gerekçeyle davanın reddedilmesi hatalı olmuştur. Davacının ücretinin düşürülmesine
ilişkin yazılı beyanı bulunmadığı anlaşıldığı takdirde fark ücret alacağı hesaplanırken
asgari ücrete yapılan artış oranları dikkate alınmaksızın davacının düşürülmeden
önceki son ücreti esas alınarak, bu ücret ile ödenenler arasındaki farklar tespit
edilerek dava konusu alacak hüküm altına alınmalıdır. Temyiz olunan kararın
bozulmasına oy birliğiyle karar verildi."