Mobbing çalışanların işyerlerinde sıklıkla karşılaştığı bir olay…
Sürekli ve sistematik biçimde belli bir kişiyi hedef alma durumu olan mobinge maruz kalan çalışanın hakları nelerdir? Mobingin varlığı için kişilik haklarının ağır bir şekilde ihlaline gerek var mıdır?
Yoksa haksızlığın varlığı yeterli midir?
Mobbinge karşı işyerinde neler yapılabilir? Hangi tazminatlara hak kazanılır?
Mobbingin varlığı için kişilik haklarının ağır şekilde ihlaline gerek yoktur.
Kişilik haklarına yönelik bir haksızlığın varlığı yeterlidir.
Ayrıca, mobbing gibi diğer dava türlerine göre ispatı nispeten daha zor olan
bir konuda, kesin ve mutlak bir ispat şartı aranmamalıdır.
İşçinin, kendisine işyerinde mobing uygulandığına dair kuşku uyandıracak durumları
ileri sürmesi yeterlidir.
İşyerinde mobingin varlığını gösteren olayların mahkemeye sunulması halinde,
mobingin gerçekleşmediğinin ispatı işverene düşer.
Mobbinge uğrayan işçi neler yapabilir?
Mobbinge uğrayan işçi, iş sözleşmesini feshedebilir. Kıdem tazminatını
ve ihbar tazminatını alır. Bütün bunların yanısıra (şartları oluştuğu takdirde),maddi
ve manevi tazminat da alır.
Ankara'da Proje Başdirektörü olarak çalışan uzman hakkında mobinge dayalı açılan
davada, Yargıtay 22. Hukuk Dairesi emsal nitelikte bir karar vermiştir.
İşte O Emsal Karar:
22. Hukuk Dairesi 2015/11958 E. , 2016/15623 K.
"İçtihat Metni"
…..
…..
DAVA : Taraflar arasındaki, davacı-birleşen dosya davalısı kıdem, ihbar tazminatı,
ücret alacağı ile maddi ve manevi tazminat alacaklarının ödetilmesine, davalı-birleşen
dosya davacısı ise ihbar tazminatı alacağının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması
sonunda; asıl davacının ilamda yazılı sebeplerle gerçekleşen miktarın faiziyle
birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ve karşı davanın reddine ilişkin
hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraflar avukatlarınca istenilmesi
ve davacı-birleşen dosya davalısı avukatınca da duruşma talep edilmesi üzerine
dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için ......
Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü
davacı-birleşen dosya davalısı adına vekili Avukat...... ile karşı taraf adına
vekili Avukat ....... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların
sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi
... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı-birleşen dava davalısı vekili, müvekkili işçinin mobbinge maruz kalması
sebebiyle iş sözleşmesini haklı olarak feshettiğini, tazminat ve ağustos ayına
ilişkin aylık ücret alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı,
ihbar tazminatı ve aylık ücret alacaklarının hüküm altına alınmasını; birleşen
davasında ise, mobbing kaynaklı maddi ve manevi tazminat alacaklarının hüküm
altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı-birleşen dava davacısı vekili, işçinin taleplerinin haksız olduğunu ileri
sürerek, işçi tarafından açılmış dava ve birleşen davanın reddini savunmuş;
birleşen davasında ise, iş sözleşmesinin haklı neden olmadan feshedildiği ileri
sürerek müvekkili işverenin ihbar tazminatı alacağının hüküm altına alınmasını
talep etmiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, işçi tarafından
açılan asıl davanın kabulüne, birleşen davanın ise reddine; işveren tarafından
açılan birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraflar vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici
sebeplere göre, davalı-birleşen dava davacısı işverenin tüm, davacı-birleşen
dava davalısı işçinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları
yerinde değildir.
2-Taraflar arasında, işçinin mobbinge maruz kalıp kalmadığı noktasında uyuşmazlık
bulunmaktadır.
Aynı ortamda bulunan veya aynı organizasyona bağlı olan bir veya birden fazla
kimsenin, bir kişiye belli bir amaçla, sistematik bir şekilde, yılgınlık, korku,
tedirginlik, endişe, bunalım, bıkkınlık, sıkıntı veya kaygı oluşturacak söz,
tutum veya davranışlarla psikolojik ve duygusal baskı kurarak onu belli şekilde
davranmaya ya da davranmamaya, ortak alandan uzaklaştırmaya, güçsüzleştirmeye,
değersizleştirmeye, aşağılamaya, küçük düşürmeye veya pasifize etmeye yönelik
çabalarına mobing denilir.
İşyerinde mobbing, belirli kişi ya da kişilerin zarar verici söz, tutum ve davranışlarına
maruz kalınmasıyla başlayan yıldırma, yıpratma, sindirme, bıktırma ve belli
şekilde davranmaya mecbur bırakma sürecini içermektedir. Bu sürecin başından
sonuna kadar hedef alınan kişi veya kişilere sistemli bir şekilde psikolojik,
duygusal ve sosyal saldırı gerçekleştirilmektedir. Hedef alınan kişinin şeref,
kişilik, karakter, inanç, değer, yetenek, tecrübe, düşünce, tercih, yaşam biçimi
ve kültür gibi yönlerine topluca bir saldırı söz konusudur. Bu saldırı, dedikodu
ve söylenti çıkarma, iftira atma, çalışanlar önünde küçük düşürme, hafife alma,
karalama, kötüleme ve yok sayma gibi kişiyi zihinsel, ruhsal, fiziksel ve bedensel
olarak etkileyebilecek eylemlerle yapılmaktadır.
Uluslararası Çalışma Örgütüne göre mobing, "bir veya bir grup işçiyi sabote
etmek için yapılan, zalimce, kötü niyetli, intikamcı, aşağılayıcı ve eleştirici
tavırlarla kendini gösteren davranış biçimi" şeklinde tanımlanmaktadır.
Mobbingi; stres, tükenmişlik sendromu, işyeri kabalığı, iş tatminsizliği ya da
doyumsuzluğu gibi olgulardan ayıran husus, belli kişinin belli bir amaca yönelik
olarak hedef alınması, yapılan haksızlığın sürekli, sistematik ve sık oluşudur.
Süreklilik göstermeyen, belli aralıklarla sık sık tekrarlanmayan, ara sıra münferit
olarak meydana gelmiş birkaç haksız, kaba, nezaketsiz veya etik dışı davranış
mobing olarak nitelendirilemez.
Mobbingin varlığı için kişilik haklarının ağır şekilde ihlaline gerek yoktur.
Kişilik haklarına yönelik bir haksızlığın varlığı yeterlidir. Ayrıca, mobing
gibi diğer dava türlerine göre ispatı nispeten daha zor olan bir konuda, kesin
ve mutlak bir ispat şartı aranmamalıdır. İşçinin, kendisine işyerinde mobing
uygulandığına dair kuşku uyandıracak olguları ileri sürmesi yeterlidir. İşyerinde
mobbingin varlığını gösteren olguların mahkemeye sunulması halinde, işyerinde
mobbingin gerçekleşmediğini ispat külfetinin işverene düştüğü kabul edilmelidir.
Somut olayda, davacı işçi, 21.03.2007-22.08.2012 tarihleri arasında, en son,
uzman (baş proje direktörü) ünvanıyla çalışmış, iş sözleşmesi mobing uygulandığı
iddiasıyla işçi tarafından feshedilmiştir.
Davacı işçinin, işverenliğin 01.08.2011 olur tarihli yazısıyla, İstanbul ilinin
turizm ve ekonomik açıdan önem arz etmesi, işverenin ekonomik gelişmeleri takip
ve yatırım imkanlarını yakından izleme görevinin bulunması ve ajans faaliyetlerinin
etkin ve verimli şekilde yürütülmesi gerektiği hususları açıklanarak, Ankara
ilinden İstanbul ilindeki irtibat ofisine, 01.09.2011 tarihinden itibaren görevlendirildiği
anlaşılmaktadır. Bahsi geçen görevlendirmenin geçici yapıldığına ilişkin, görevlendirme
yazısında herhangi bir ifade bulunmamaktadır. Fesih tarihine kadar çalışmanın,
İstanbul ilinde devam ettiği de sabittir.
Davacı, gerek yeni görev yerinde kendisine iş verilmemesi, gerekse de eşinin
Ankara'da çalışması ve çocuğunun Ankarada eğitim görmesi sebepleriyle aile birliğinin
zedelendiğini ileri sürerek, görevlendirmenin kaldırılmasını talep etmiş ise
de, işverenlik cevabında, davacının uzmanlığına ve çalışmalarına İstanbul işyerinde
ihtiyaç duyulduğu gerekçesi belirtilerek, görevlendirmenin kaldırılması talebi
reddedilmiştir.
Davacı işçinin nitelikli ve mesleğinde tecrübeli bir çalışan olduğu sabittir.
Dosya kapsamındaki delillerin birlikte değerlendirilmesi neticesinde, işçi uzmanlığına
ve İstanbul işyerinin önemine vurgu yapılarak, işçinin Ankaradan İstanbula süresiz
görevlendirildiği, ancak yeni görev yerinde, tecrübesine ve işyerindeki pozisyonuna
uygun şekilde görev verilmeyerek pasifize edildiği, işyerinde işe yaramayan
personel algısının oluşturulduğu ve bu suretle davacı işçiye, kendi isteğiyle
işten ayrılmasını sağlamak amacıyla mobing uygulanmış olduğu anlaşılmaktadır.
Mobbinge maruz kalan davacı işçi, iş sözleşmesini feshetmiştir. Bu halde, işçinin
kıdem tazminatına hak kazandığı sabittir. İhbar tazminatı talebine gelince,
her ne kadar fesih işçi tarafından yapılmış ise de, işverenin uyguladığı mobing
sonucu işçinin iradesinin feshe yönlendirildiği sabit olduğundan, ihbar tazminatına
da hak kazanılmıştır. Mahkemenin, mobing şartlarının oluşmadığına yönelik gerekçesi
isabetsiz ise de, kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının hüküm altına alınması,
sonuç itibariyle doğru görülmüştür.
Manevi tazminat alacağı bakımından, şartlar oluştuğundan, takdir edilecek uygun
bir miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, talebin reddi hatalıdır.
Maddi tazminat alacağı talebi yönünden ise, maddi zararın varlığına ve miktarına
ilişkin sunulan deliller değerlendirilmeli ve neticeye göre maddi bir zarar
bulunduğunun belirlenmesi halinde hüküm altına alınmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, davacı-birleşen
dava davalısı işçi yararına takdir edilen 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin
karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye
iadesine, 31.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.